DANİMARKA, TÜRKİYE`NİN RÜZGAR POTANSİYELİ İÇİN HAREKETE GEÇTİ

Danimarka Büyükelçisi Ruben Madsen, rüzgar tribünlerinin Türkiye'de üretilmesinin maliyetleri düşüreceğini söyledi. Madsen, aynı zamanda, enerji kullanımında tasarrufu Türkiye'ye de öğretebileceklerini kaydetti

Türkiye ile Danimarka arasındaki 2013 yılında yaklaşık 1.8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen ticaret hacminin artırılması için koşulların uygun olduğunu belirten Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Ruben Madsen, 2015 yılı sonuna kadar bu rakamı en az yüzde 50 artırmayı hedeflediklerini söyledi. Enerji, sağlık ve gıda teknolojileri alanlarında işbirliğini artırmayı amaçladıklarını vurgulayan Madsen, bu sektörlerde işbirliğini teşvik edeceklerini açıkladı. Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Rasmus Helveg Petersen’ın 5-6 Kasım’da İstanbul’da gerçekleşecek Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin (TÜREK) açılışına katılacağını aktaran Madsen, “Türkiye, 2023 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 50’sini yeşil enerjiden elde etmeyi hedefl iyor. Türkiye’nin bu hedefe ulaşacağını düşünüyoruz.

Rüzgar enerjisi konusunda Türkiye’de oynayabileceğimiz en büyük rolü oynamak istiyoruz” diye konuştu. Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komisyonu’nun (JETCO) 2’nci toplantısının 22 Ekim’de Kopenhag’da yapılacağını bildiren Madsen, toplantıya iş örgütlerini ve şirket sahiplerini davet etti.Ankara Sohbetlerine konuk olan Danimarka’nın Ankara Büyükelçisi Ruben Madsen, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Gülsün Sallıoğlu Gül’ün sorularını yanıtladı.

Türkiye ile Danimarka arasındaki yaklaşık 1.8 milyar dolarlık ticaret hacmi potansiyeli yansıtıyor mu? Ticaret hacminde hedef nedir?

Ticaret hacmini 2012-2016 döneminde en az yüzde 50 civarında artırmayı amaçlıyoruz. Bu hedefi aşıp, daha da fazlasını gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Sayın Erdoğan Başbakan iken Danimarka’yı ziyaret ettiğinde, Danimarka Başbakanı ile bir araya geldi. Danimarka tarafı 2015 yılı sonuna kadar yüzde 50’lik bir artıştan bahsettiğinde, bazı kişiler bunun küçük bir hedef olduğunu söylemişti. Bizim amacımızda daha fazlasını yapmak. Ama hedefl erimizi açıklarken biraz temkinli davranıyoruz. 2014’ün ilk yarısında yüzde 30’luk bir artış yakaladık.

Geçtiğimiz ay, DEİK’in önderliğinde düzenlenen bir iş seminerine katıldım. Toplantıya katılan herkes ticaretimizi büyük miktarlarda artırmak için gerekli koşulların olduğu konusunda hemfikirdi. İşadamlarımız arasındaki iyi iletişim, daha üst katmanlarda da Cumhurbaşkanı ve Başbakan seviyesinde var. Bu da iş adamlarına güven veriyor. Çünkü çıkabilecek problemleri ortadan kaldırmak için gerekli olan iletişim mevcut. Toplantıda, başarı hikayeleri hakkında yeni bilgiler de edindim. Altaca isimli Türk şirket, 2011 yılında bio enerji konusunda faaliyet gösteren bir Danimarkalı şirketi satın almış. Sonra bu teknolojiyi Türkiye’ye getirip daha üst seviyeye çıkarmış. Şirket biyolojik maddeden, tavuk pisliğinden enerji üretiyor. Bu alanda çok üst düzey bir teknolojiye sahipler. Bu Danimarka ile Türkiye arasındaki işbirliği açısından da öncü bir proje.

JETCO’nun ekonomik ilişkilere katkısı beklediğiniz ölçüde oldu mu?

JETCO’nun 2’nci toplantısı 22 Ekim’de Kopenhag’da yapılacak. Bakanlar arasında da görüşmeler gerçekleştirilecek. JETCO, bizim beklentilerimizi karşıladı. Aynı konsept ile hareket edeceğiz. JETCO’da bakanlar tarafından hükümetler temsil ediyor. Toplantıya iş kuruluşlarının ve bireysel iş sahiplerinin, şirketlerin de katılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kamu özel ortaklığı açısından çok büyük bir proje. Danimarka ve Türkiye olarak bunu başarma konusunda çok kararlıyız.

“Yeşil enerji ve enerji verimliliğinde işbirliği potansiyeli yüksek”

Rüzgar enerjisinde işbirliği artacak mı? Türkiye’nin potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Danimarka İklim ve Enerji Bakanı Rasmus Helveg Petersen, 4-6 Kasım’da Türkiye’ye gelecek. Bakan, 5-6 Kasım’da İstanbul’da gerçekleşecek Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’nin açılışına katılacak. Rüzgar enerjisi konusunda Türkiye’de oynayabileceğimiz en büyük rolü oynamak istiyoruz. Danimarka bu konuda dünya lideri. Bakanın buraya gelip Danimarka’nın deneyimlerini aktarmasının çok büyük bir şans olduğunu düşünüyoruz. Yanılmıyorsam Türkiye’nin amacı 2023 yılına kadar Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 50’sini yeşil enerjiden, rüzgar enerjisinden elde etmek. Herkes bunun mümkün olduğunu söylüyor. Danimarka’da şu anda hükümetin hedefi de 2050 yılına kadar fosil yakıt kullanımını tamamen durdurmak. Danimarka enerji ihtiyacının neredeyse yüzde 40’ını rüzgar enerjisinden elde ediyor.

Hatta sonbaharda, rüzgarın çok olduğu bazı günler elektrik ihtiyacının yüzde 100’ünden daha fazlasını bile rüzgar tribünleri üretiyor. Türkiye’de de çok rüzgarlı yerler var. Dolayısıyla ben bu kapasitenin Türkiye’de olduğunu düşünüyorum ve bu hedefin başarılabileceğine inanıyorum. Tabi bu sektör temsilcilerinin de söylediği gibi; biraz da teşviklere dayanıyor. Şu anda bir kilowatt saat elektriği rüzgar enerjisinden üretmek, kömürden üretmekten daha pahalı. Bu nedenle hükümetin sunduğu teşvik paketleri önemli hale geliyor.

Rüzgar tribünleri Türkiye’de üretilebilir mi?

Vestas ve Siemens, Danimarka’nın 2 önemli türbin üreticisidir. Siemens bir Alman firması fakat Danimarka’da rüzgar tribünü üreten bir firmayı satın aldı ve bütün rüzgar tribünlerini Danimarka’da üretiyor. Tabi şirketler adına konuşamam ama mantıklı olan çok sayıda rüzgar tribünü dikilecekse en azından parçalarının bir kısmının o ülkede üretilmesidir. Diğer türlü nakliye masrafl arı çok artıyor. Rüzgar tribünlerinin nakliyesi de oldukça karmaşık bir işlem. Türkiye’de inşaat sektörü oldukça gelişmiş. En azından rüzgar tribünlerinin kuleleri Türkiye’de yapılabilir. Tabi bu son derece üst düzey bir teknoloji. Teknoloji transfer edilebilir ama son kararı şirketler vereceklerdir.

Rüzgar enerjisinin yanı sıra enerjide tasarruf gibi alanlarda da işbirliği olanakları var mı?

Yeşil enerjinin, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği olmak üzere iki yüzü olduğunu belirtmeliyim. Bu konuda çok güçlü çözümler getiren Danimarkalı firmalar var. Bunların arasında Danfoss, Grundfos ve Rockwool Türkiye’de de etkin olan firmalar. Bu işi yapanlar, her 100 liralık yatırımın 2-3 yıl içinde geri dönüş sağladığını söylüyorlar. Dolayısıyla 3 yılın sonunda tasarrufa geçiyorsunuz ve net kazancınızı daha da artırabiliyorsunuz. Yeşil enerji, enerji üretimi ve enerji verimliliği açısından büyük bir işbirliği potansiyeli barındırıyor.

“Gıda teknolojileri ve sağlık sektöründe işbirliğini artırmak istiyoruz”

Enerji sektörü haricinde, hangi sektörlerde işbirliği artırılabilir?

Danimarkalı şirketler Türkiye’de sağlık sektöründe oldukça güçlüler. Canlı bilimler diye ifade ettiğimiz; hastane ekipmanından ilaç sektörüne kadar uzanan sağlıkla ilgili her şeyi kapsayan bir alan var. Danimarkalı şirketler hastane ekipmanı konusunda üst düzey teknoloji kullanıyorlar. Danimarka’daki kamu hastaneleri ile özel şirketler arasında bir ortaklık var. Şirketler hastaneler için bütüncül anahtar teslim çözümler üretiyorlar. Türkiye’ye de bu konuda yardımcı olabilirler. Türkiye’ye bütün gıdalarını AB standartlarına getirme konusunda yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. AB’nin biliyorsunuz son derece katı kuralları var ve AB’ye ihracat yapabilmek için bütün bu standartları karşılamanız gerekiyor. Hatta ABD’nin daha da katı standartları var. Bunlar bizim zaten yaptığımız şeyler. Türkiye’ye bu konuda yardımcı olabileceğimizi düşünüyoruz. Yeşil enerji, canlı bilimler ve gıda işlemesi alanları bakan ziyaretleri, üst düzey ziyaretler gibi büyük organizasyonlarda tanıtımını yapacağımız ve teşvik edeceğimiz alanlar olacak.

Danimarkalı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi de devam ediyor. Planlanan yeni yatırımlar var mı?

Danimarkalı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisinin devam edeceğini gösteren birçok örnek var. Bunlar arasında akla gelen; Maersk’in Petkim’in Aliağa’daki limanına 500 milyon dolarlık yatırımı. Bu şu ana kadar Türkiye’de yapılmış en büyük Danimarka yatırımı diye biliyorum. Maersk üç ana alanda faaliyet gösteriyor. En büyük operasyonu olan deniz taşımacılığının yanı sıra; petrol ve gaz birimi ve terminal birimi var. Son dönemde bu iki alanda da işlerini çok artırdılar. Petkim’in Aliağa’daki limanında hem kendi gemilerine hem de diğer şirketlerin gemilerine hizmet verecekler. Bu yatırımın anlaşması Erdoğan Başbakan iken Danimarka’yı ziyaret ettiğinde, Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt ile birlikte katıldığı bir törende imzalanmıştı.

İşbirliğini artırmak için iş adamlarına düşen görevler neler?

Danimarkalı şirketler zaten Türkiye’de mevcutlar. Türk şirketlerle bir araya gelmek için Türkiye’ye geliyorlar. Biz de onları bir araya getirebilmek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Türk işadamlarına ise DEİK Türkiye – Danimarka İş Konseyi’ne katılmalarını tavsiye ediyorum. DEİK bu iş konseyleriyle çok spesifik çözümler üretebiliyor. Şirketler DEİK’e katıldıkları zaman bizimle de bir araya gelebiliyorlar. Biz onları B2B modeli içinde bire bir şirketlerle bir araya getirmek için elimizden geleni yaparız. Bütün düzeylerde, elimizdeki bütün imkanları ve kanalları kullanarak çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. JETCO da aslında bir şemsiye ve elimizdeki bütün imkanları kullanarak Danimarka ve Türkiye arasında daha fazla ticaret yapmanın yollarını aramalıyız. Böylece yüzde 50’lik hedefi kolayca aşabiliriz.

İşbirliğini daha da geliştirmek için bütün şirketlere buradan, gelip bizimle çalışmaları, bizi kullanmaları çağrısını yapıyorum. Kopenhag’daki Türk Büyükelçiliği, Ankara’daki Danimarka Büyükelçiliği ve İstanbul’daki Danimarka Başkonsolosluğu ile şirketler irtibata geçsinler. Dış politika bazında baktığınızda bütün ülkeler için istihdam çok önemli. Bu Danimarka için de Türkiye için de geçerli. Şu anda hükümetler birlikte çalışabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Türk şirketleri gelip bizi denemeliler. Çekingen davranmamalılar.

 

Dünya
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.