"Kentlerdeki konut baskısını azaltmak için mutlaka kırsal gelişimin hızlandırılması gerekir. Bunun için kırsalda yaşamanın cazibesini arttırmamız gerekir ki vatandaşlarımız dönebilsin ve böylece şehirlerimiz üzerindeki konut baskısı azalabilsin"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kentlerdeki konut baskısını azaltmak için mutlaka kırsal gelişimin hızlandırılması gerektiğini belirterek "Bunun için kırsalda yaşamanın cazibesini arttırmamız gerekir ki vatandaşlarımız dönebilsin ve böylece şehirlerimiz üzerindeki konut baskısı azalabilsin." dedi.
TBMM Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonunda konuşan Kurum, 2000 yılından sonra Türkiye'de 2 milyon yeni binanın yeni mevzuata göre yapıldığını, bu binalarda 12 milyon bağımsız bölümün bulunduğunu bildirdi. İstanbul'da ise yeni mevzuata göre 273 bin bina, yani 2,5 milyon yeni konut yapıldığına dikkati çeken Kurum, bunun yaklaşık 10 milyon İstanbullunun sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşadığının göstergesi olduğunu kaydetti. Kurum, "Bu konutların yarısı da kentsel dönüşümdür. Yani biz 2000 yılından bu yana İstanbul'da 5 milyon vatandaşımızın sağlıklı, güvenli konutlarda yaşamasını sağlamış bir dönüşümü gerçekleştirdik. Eğer önümüzdeki 5 yılda hızımızı arttırır, çok iyi çalışırsak İstanbul'daki risk durumunu büyük oranda ortadan kaldırabiliriz. Bu da ülkemizin özellikle 1999 depreminden sonra kentsel dönüşüm ve şehircilik anlamında ortaya koyduğu başarının fotoğrafıdır." diye konuştu.
İstanbul'da yapılan çalışmaları anlatan Kurum, 68 riskli alanda, 35 bin binada, 117 bin konutun dönüşümü için çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
"İlk akıllı şehir projesini hayata geçiriyoruz"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, İstanbul'da yeni yerleşim alanı olarak kullanılmaya elverişli 49 rezerv alanı olduğunu dile getirerek Gaziosmanpaşa, Kartal Orhantepe, Kadıköy, Üsküdar, Kağıthane, Ataşehir, Maltepe, Bağcılar, Güngören, Zeytinburnu, Eyüpsultan, Başakşehir, Beyoğlu Sütlüce, Okmeydanı, Hacıhüsrev ve Esenler'de yeni konutlar, yeni iş yerleri yaptıklarını anlattı. Esenler'de rezerv yapı alanında 60 bin konut ürettiklerini dile getiren Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada dünyanın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehir projesini hayata geçiriyoruz. Burada yapacağımız konutlar İstanbul'daki donatı alanlarındaki riskli yapıların dönüştürülmesinde kullanılacak. İstanbul'daki belediyelerimizden bu konuyla ilgili talepleri topladık. Projemizin ilk bölümü olan Güney (Metris) Rezerv Yapı Alanımızda 10 bin rezerv konut yapıyoruz. Birçok konutumuzun inşaatını tamamlama aşamasına geldik. Bu alanda inşa ettiğimiz toplam 2 bin 30 konutun, 1072'sini yıl sonuna, 958'ini ise 2021 yılının ilk yarısında tamamlayacağız. Geçtiğimiz ekim ayında Esenler'de yeni bin 617 konutumuzun temelini attık. Temelini attığımız bu konutlarla birlikte toplam 3 bin 647 konut ve 78 ticari biriminin inşaatlarını başlatmış olduk. Fikirtepe'de dönüşümün yolunu kesintisiz olarak açtık. 60 bin vatandaşımızı ilgilendiren yatırım tutarı 5 milyar lira olan Yeni Fikirtepe Projesi'nde tüm altyapılarıyla beraber 15 bin konutun inşa çalışmalarını yürütüyoruz. Fikirtepe'nin master planını hazırladık. Bu plana uygun imar planımızı da hazırladık, askıya çıkardık. Bir aylık askı süreci tamamlandıktan sonra nisanda ihalesini yapıp etaplar halinde çalışmalarını başlatacağız. İnşallah Nisan 2023'te Fikirtepe'mizin konutlarını büyük oranda vatandaşlarımıza teslim edeceğiz."
Karadeniz Bölgesi'nde, sel ve heyelan riski altındaki yapılar ile şehirlerin içinde sıkışıp kalmış eski sanayi sitelerini de dönüştürdüklerine işaret eden Kurum, tarihi kent meydanlarını tekrar gün yüzüne çıkarmaya yönelik çalışmaların da sürdüğünü, bu çerçevede "Tarihe vefa, geçmişe saygı" sloganıyla 44 ilde 79 tarihi meydanı yeniden ihya ettiklerini vurguladı.
"Köyde dönüşüm uygulaması şart"
Kurum, köylerin güvenli yapı stokuna kavuşması için köyde dönüşüm uygulamasının şart olduğunu belirtti. Kentlerdeki konut baskısını azaltmak için mutlaka kırsal gelişimin hızlandırılması gerektiğine dikkati çeken Kurum, "Kırsalda yaşamanın cazibesini arttırmamız gerekir ki vatandaşlarımız dönebilsin ve böylece şehirlerimiz üzerindeki konut baskısı azalabilsin." dedi.
Kurum, Tarımköy Projesi ile daha önce 45 ayrı projede 7 bin tarım köy konutunun yapımını tamamladıklarını, Elazığ'da 1265, Malatya'da 1555 tarım köy tipi konut ve ahır projesi inşaatına başladıklarını söyledi. Türkiye'de bir ilk ve model olacak ahır projelerini Ağrı'dan başlattıklarını vurgulayan Kurum, "550 milyon liralık yatırım bedeli olan bu projede 341 ahır ve 3 veteriner binası yapıyoruz. Projemizin ihalesini yaptık. Çalışmalarını başlattık. Kırsal alanda yaşam standartlarını iyileştirerek köylerimizde üretiminin artmasına katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Köyleri, çiftçilerimiz için yeniden üretimin merkezi haline getirmek istiyoruz." diye konuştu.
"Oy kaybetme endişesini taşımamalıdır"
Kentsel dönüşüm çalışmalarına yönelik önerilerini anlatan Kurum, şöyle devam etti:
"Her şeyden önce belediyelerin dönüşüm sürecinde yapmaları gerekenler var. Birçok kurumumuzun ve AFAD'ın hazırladığı senaryolara göre çok ciddi can ve mal kaybımız olacaktır. Bizim depremden önce harcamadığımız her 1 lira, depremden sonra 10 lira harcama olarak bize geri dönecektir. Bu nedenle eğer dönüşümü hızlandırmak istiyorsak bir an önce 20 yaş üstü tüm binaların risk durumunu belediyelerimizle birlikte tespit etmeliyiz. Dönüşüm işlemlerimizi bir an evvel gerçekleştirmeliyiz. Artık şehir merkezlerinde olan depremler eski depremler gibi de değil, öyle de olmayacak. Bir enkazın altında kalan bir veya iki kişiden bahsetmiyoruz. Şehirlerimizde, yıkılması gereken binaların içinde artık 1-2 daire yok. Bunların içerisinde 20, hatta 40 daireli olanlar var. Bunlardan bir tanesinin yıkılması bile bir enkaz altında yüzlerce kişinin kalması anlamına geliyor. Bu nedenle ne siyasi partilerimiz ne kamu ne de belediyelerimiz, dönüşümden dolayı oy kaybetme endişesini taşımamalıdır. Hep birlikte adaletli, şeffaf ve katılımcı bir dönüşüm sürecini, Türkiye'nin her yeri için işletirsek bu süreçte vatandaşımızı ikna etmemiz çok kolay."
"Kentsel dönüşüm, yerel yönetimlerin desteği olmadan başarılı olamaz"
Kurum, vatandaşın Silivri, Elazığ ve İzmir depremlerinden sonra depremin ne demek olduğunu gördüğünü, bu nedenle dönüşümü herkesin kabullendiğini ve bu yönde bir beklenti içinde olduğunu anlattı. Herkesin dönüşümde rantı, metrekare hesabını değil, çocukların hayatını, geleceğini düşünmek zorunda olduğunu vurgulayan Kurum, "İnsanımız kentsel dönüşüme 'evet' derken mağdur da edilmek istemiyor. Yani biz en az maddi külfetle ve yerinde dönüşümle bu işi çözmeliyiz. 2012'de çıkan kanunla beraber, ilçe belediyelerimize riski tespit edip yıkma yetkisi verildi. O yetkilendirme herhangi bir siyasi konjonktürle de değişmedi. Belediyelerimizin yetkileri hala devam ediyor. Aktif olan ilçelerimiz var, olmayan ilçelerimiz var. Daha aktif olmalıyız, yetkilerimizi kullanmalıyız. Biz Bakanlık olarak resen uygulama yetkimizi Elazığ'da uyguluyoruz. Belediyelerimiz de yetkilerini kullanmalıdır. Tespitleri yapmalı, yıkımları gerçekleştirmelidir." diye konuştu.
Hiçbir kentsel dönüşüm çalışmasının yerel yönetimlerin desteği olmadan başarılı olamayacağını dile getiren Kurum, yerel yönetimler bünyesinde yeterli teknik bilgi birikimine sahip personelin bulunmaması, bir seçim döneminde tamamlanamayan projelerin diğer dönemde kabul ve destek görmemesi, mali yetersizlik ve güven eksikliği nedeniyle projelerde istenilen başarıya ulaşılamadığını kaydetti.
"Sadece 23 tanesi geri dönüş yaptı"
Bazı belediyelerin, deprem bütçesi oluşturmak bir yana, deprem bütçesini 6- 7 kat düşüren kararlar aldığına işaret eden Kurum, "Birçok belediyemiz geçmişten beri yapılan çalıştay sonuçlarını özetlemekten, Deprem Master Planlarını özetlemekten başka bir şey ne yazık ki yapmıyor. Ama her gittikleri yerde 'Deprem en önemli gündemimiz.' demekten de geri durmuyorlar. Biz belediyelerimize, 'Şehirlerinize ait kentsel dönüşüm strateji belgelerini hazırlayın.' dedik. Genelgemizi gönderdik. Ama 81 il ve 922 ilçeden sadece 23 tanesi geri dönüş yaptı." değerlendirmesinde bulundu.
Kentsel dönüşüm için finans çözümleri getirdiklerini aktaran Kurum, şu bilgileri verdi:
"Geliştirdiğimiz yeni finansman modelleriyle artık Emlak Katılım Bankamızın, güçlendirmede, yerinde dönüşümde ve alansal dönüşümde garantör rolü olacak. Güçlendirme ve konut kredileri için azami 120 ay vade ile 400 baz puanlık, iş yerleri için azami 84 ay vade ile 300 baz puanlık kar payı desteğini Emlak Katılım Bankamızla vatandaşlarımıza sunacağız. Bu modele göre, ilk önce vatandaşlarımız müteahhit firma ile aralarında sözleşmelerini yapacaklar. Sonrasında güçlendirme veya yapım için ruhsat başvurusu yapacaklar. Emlak Katılım Bankamız, imzalanan sözleşmeyi değerlendirecek. Uygun olan projeler için müteahhit ile arasında iş bitirme protokolü imzalayacak. Vatandaşlarımızın Emlak Katılım Bankamızdan kullandığı finansmanlar, inşaatın ilerleme seviyesine göre müteahhit firmaya aktarılacak. Böylece bir taraftan vatandaşlarımızın kentsel dönüşümde maliyetlerini azaltıyoruz. Diğer taraftan işin tamamlanmasını garanti altına alıyoruz. Sunduğumuz bu finansman çözümleri hem piyasayı canlandıracak, yeni yatırımcıların piyasaya girişini kolaylaştıracak hem de vatandaşlarımızın ve özel sektörün hak ve menfaatlerini koruyacak."
Doğal afet sigorta sisteminin de geliştirilerek kentsel dönüşüm uygulamalarında kullanılmasının önünün açılabileceğini vurgulayan Kurum, yerel yönetimlere, proje bazında uzun vadelerle kredi imkanlarının sağlanabileceğini, düşük gelirli olduğu tespit edilen hak sahiplerine yönelik faizsiz veya çok düşük faizli kredi imkanının verilebileceğini söyledi.
Kurum, orta hasarlı binada oturan vatandaşları, kentsel dönüşüme teşvik etmek amacıyla gerekli düzenlemelerin yapılabileceğine işaret ederek "Risk transferi, gayrimenkul sertifikası ve sigorta sisteminin yaygınlaştırılması sağlanabilir. Yasalarımızda yer alan imar hakkı transferinin, Türkiye'deki kentsel dönüşüm kapsamında çok daha fazla yaygınlaştırılması şarttır. Riskli alanlarda ve binalarda yaşayan vatandaşlarımızın genel ekonomik durumu, kamulaştırma ve satın alma bedellerinin karşılanabilmesi, kira yardımı gibi birçok yeni finansman kaynakları gerektiren alanımız var." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 6,7 milyon bağımsız birimin dönüşümünün tamamının kamu eliyle yapılması durumunda yaklaşık 2 ila 3 trilyon lira kaynağa ihtiyaç duyulduğunu bildiren Kurum, bunun tek başına devletin gerçekleştirebileceği bir meblağ olmadığını kaydetti.
Kurum, deprem konusunda vatandaşlarda farkındalığının artırılması için iş birliği yapılması önerisinde bulundu.
AA