Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, "Kumluca'da seralar sel felaketi altında kalmış. Yaklaşık 2 bin dekar alan sular altında kaldı. Buradan bir ürün elde etmek mümkün değil" dedi.
Bayraktar, Antalya'nın Kumluca ilçesindeki seralarda ve Finike ilçesinde narenciye bahçelerinde, don, sel ve heyelan nedeniyle zarar gören alanlarda incelemelerde bulunarak üreticilerle görüştü.
İncelemeleri sırasında gazetecilere açıklamada yapan Bayraktar, bölgenin 4 milyon ton sebze üretimi ile Türkiye'nin yüzde 14'ünü, 1,3 milyon ton meyve üretimi ile de Türkiye üretiminin yüzde 6,6'sını karşıladığını söyledi.
Bayraktar, Türkiye'de seraların yüzde 40'ını Antalya'da bulunduğunu aktararak, cam seraların yüzde 82'sinin, plastik seralarında yüzde 54'ünü karşıladığını dile getirdi.
Yaş sebze ve meyve ihracatının başta Rusya olmak üzere, 3,5 milyon ton civarında olduğunu ve ona karşılıkta ülkeye 2,5 milyar dolar döviz kazandırıldığını vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu:
"Burada, iklim koşulları sebze, meyve üretimine ve örtü altına uygun. Ancak uygun olmayan koşulları da zaman zaman yaşıyoruz. Bazen sel felaketleriyle bazen de don, fırtına, hortum felaketleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunların fevkalade büyük zararlar verdiğini de görüyoruz. Kumluca'da seralar sel felaketi altında kalmış. Yaklaşık 2 bin dekar alan sular altında kaldı. Buradan bir ürün elde etmek mümkün değil. Burada bir dere gördüm. O dere ıslah edilmediği sürece bu bölgede her yıl sel felaketi olabilir. Drenaj çalışmalarının yapılmadığını gördüm, bu çalışmanın yapılması gerekir. Bu manada DSİ'ye büyük görevler düşüyor. Burada bir ihmal varsa, bunun nedeni üretici değildir. Görev yapmayan kamu kurumlarının da kendisini bir sorgulaması gerekir diye düşünüyorum."
"TARSİM'e büyük görevler düşüyor"
Bayraktar, TARSİM'in olayın çok farkında olmadığını savunarak, 3-4 gün su altında kalan seralarda kaymak tabakanın oluşması nedeniyle, ürünlerin köklerinin çürüyeceğini belirtti.
TARSİM ekspertizlerinin dalında sebzeyi, yeşilliği görünce "Burada dallar da kurumamış. Ürün de kurumamış" dediğini dile getiren Bayraktar, "Bu kurumayacağını göstermez. Birkaç gün sonra hep beraber göreceğiz. Bu konuda TARSİM'e de büyük görevler düşüyor. Daha hassas davranması, daha üretici menfaatini düşünmesi lazım. Aksi takdirde ne olur? Türkiye'de şu anda TARSİM'e giren üreticilerin sayısı, Türkiye'deki üreticilerin yüzde 9'u. Bunları bizim yüzde 20-30'lara çıkarmamız lazım. Ama siz bu üreticiyi korumazsanız, kollamazsanız, bu yayılır. Herkes tarafından bilinir ve kimse TARSİM'e girmez" dedi.
Bayraktar, 2014 yılındaki doğal afetlerle alakalı erteleme müracaatlarının 31 Aralık'ta bittiğini, yılbaşından sonra 7-9 Ocak tarihlerinde don ve sel felaketiyle karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
-"Borçların ertelenmesini istiyoruz"
Bu doğal afetlerin üreticileri fevkalade üzdüğünü vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
"Üreticilerimizin Ziraat Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine ve özellikle bankalara aynı ve nakdi borçları var. Bunların bir an evvel ertelenmesini istiyoruz. Üreticimizin rahatlatılması lazım. Bu çok önemli. Bunun dışında SGK, elektrik borçları var. Bunların da ertelenmesini hükümetimizden talep edeceğiz. Bunları yapmazsak ne olur? Üreticilerimizi, üretimden kopartırız. Önümüzdeki yıl üreticimizi bahçeyle, serayla, tarlayla tanıştırmamız oluruz ve uzaklaşır. Allah korusun göçler de başlar diye korkuyorum. Üreticimizin önümüzdeki yıl sürdürülebilir üretim noktasında olması için tarlasında, bahçesinde kalması, çoluk çocuğuyla beraber kalması için bu yardımlara ihtiyaç var."
Bayraktar, yaşanan don, sel ve fırtınadan Finike ilçesinde 150 bin ton narenciyenin zarar gördüğünü, Demre'deki 6 mahallede ise 4 bin dekar arazinin sular altında kaldığını söyledi.
Doğal afetler, fiyat manipülasyonu gerekçesi olamaz
Sektörde üreticinin 1 liraya sattığı malı tüketicinin 5 liraya yediğini, aradaki makasın çok açık olduğunu ve parayı aracıların kazandığının altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti:
"Mağdur olan üreticiler ve tüketiciler oluyor. Bu makasın daraltılması lazım. Bu makası daraltmadığımız sürece, doğal afet olsun ya da olmasın üreticinin bu manada sürdürülebilir üretim yapması mümkün değil. Çünkü malını çok ucuza kaptırıyor. Tüketicinin de buna dayanması mümkün değil. Türkiye'de refah seviyesinin çok yüksek olması lazım. Avrupalı insan da buna dayanamaz. Doğal afetler olduğu zaman bunları kimse bahane etmesin. Bunları bahane ederek fiyat manipülasyonlarına giden olabilir. Burada da gerekli tedbirlerin alınması lazım. Yani, doğal afet oldu, don oldu, kar yağdı, ürün arzında yavaşlama var diyerek üreticiden ürünü ucuza kapatmak isteyebilirler. Bu konuda oda başkanlarımıza da büyük görevler düşüyor."
Son Dakika