"BİYOÇEŞİTLİLİĞİN YOK OLMASI HAYATIN YOK OLMASIDIR"

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, dünya çapında biyolojik çeşitlilikte endişe verici bir düşüş gözlenmesine rağmen Türkiye'nin karasal ve sucul sistemlerinin Avrupa'nın en az kirli habitatları arasında yer aldığını söyledi.

Bakan Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile akademisyenler tarafından hazırlanan "Türkiye'de Biyoçeşitlilik" kitabının İzmir'de gerçekleştirilen tanıtımına katıldı.

Türkiye'nin biyoçeşitlilik açısından dünyanın şanslı ülkeleri arasında olduğunu, bu zenginliği gelecek nesillere aktarmak için Bakanlık olarak yoğun çaba sarf ettiklerini dile getiren Bakan Pakdemirli, doğaya rağmen değil, doğayla birlikte yaşamın şekillendirilmesi gerektiğini belirtti.

Kırsal kalkınmayı, tarımı, ormancılığı ve hayvancılığı bu bilinçle geliştirdiklerini dile getiren Pakdemirli, biyoçeşitlilik kaybının ekosistemlerin verimliliğinin de kaybı anlamına geldiğini belirtti.

Bakan Pakdemirli, "Biyoçeşitliliğin yok olması hayatın yok olmasıdır. Bunun için düzenlediğimiz etkinlikte sloganımızı 'biyoçeşitlilik hayattır' olarak belirledik. Dünya çapında biyolojik çeşitlilikte endişe verici bir düşüş gözlenmesine rağmen ne mutludur ki Türkiye'nin karasal ve sucul sistemleri, Avrupa'nın en az kirli habitatları arasında yer almaktadır. Benzer şekilde ticari gübreler ve kimyasalların sınırlı kullanımı nedeniyle tarım topraklarımız da Avrupa'nın en az kirletilmiş toprakları arasındadır. Üç kıtanın birleşme noktasında yer alan ülkemiz, biyolojik çeşitlilik açısından küçük bir kıta gibidir. Tarım, orman, dağ, bozkır, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine ve bu ekosistemlerin farklı formlarına ve farklı kombinasyonlarına sahiptir.

Avrupa kıtasının tamamında bulunan tür sayısı 12 bin 500 civarındayken ülkemizde tanımlanmış tohumlu bitki türü sayısı 9 binin üzerinde, tür ve tür altı takson sayısı ise 11 bin civarındadır. Sahip olduğu bitki türlerinin üçte biri endemik olan Anadolu coğrafyası, fauna açısından da bulunduğumuz kuşak itibarıyla oldukça zengindir. diye konuştu.

"10 bin canlı örnek korunuyor"

Türkiye'deki biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla çalışmalar yürüttüklerini aktaran Pakdemirli, 2 tohum gen bankasında yaklaşık 120 bin tohum örneğini, arazi gen bankasında ise 10 bin civarında canlı örneği koruduklarını söyledi.

Pakdemirli, ülke tarihindeki en geniş iş birliği ile yerli ırkların performansını geliştiren ıslah programları yürüttüklerini ve bu sayede pek çok ırkın koruma altına alındığını ifade ederek, "Türlere ait tehditler ve öneriler ile türlerin kullanım amaçlarını belirlediğimiz Cumhuriyet tarihimizde bir ilk olacak ulusal biyolojik envanter çalışmamızı bu yıl tamamlıyoruz. Ekonomik değere sahip tıbbi aromatik bitkilerimizi de bu vesileyle tespit ettik. Ayrıca korunması ve izlenmesi gereken hassas tür ve alanları tespit ederek izlemeye aldık. Nesli tehlike altındaki 79 türü koruma altına aldık. Çeşitli türleri üretip doğaya salıyor, gerektiğinde yaşama alanlarını taşıyarak nesillerinin devamını sağlıyoruz." dedi.

"Türkiye yüzölçümünün yüzde 7'si korunan alan statüsünde"

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, biyoçeşitliliğin zengin olduğu alanları özel statüde koruduklarını ve Türkiye'nin yüz ölçümünün yaklaşık yüzde 7'sinin korunan alan statüsünde olduğunu söyledi.

Biyolojik kaynakların izinsiz yurt dışına çıkarılmasına karşı caydırıcı tedbirler aldıklarının altını çizen Pakdemirli, "Coğrafyamızdaki geleneksel bilgileri uluslararası koruma altına alacak ve ilaç sektörüne önemli girdiler sağlayacak diğer bir projemizi 2023 yılı sonunda tamamlamayı planlıyoruz. Anadolu topraklarımızın antik çağlara dayanan olağanüstü tarımsal mirasından kaynaklı zengin genetik çeşitliliği aşikardır. Tüm bu genetik kaynaklarımıza ait bilgileri 'Genetik Kaynakları Veri Tabanı' ile tek çatı altında topladık." dedi.

Pakdemirli, dünyanın en eski tapınak merkezi olan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Şanlıurfa'daki Göbeklitepe kazı çalışmalarında buğday taneleri bulunduğunu hatırlatarak, Anadolu'nun buğdayın yanı sıra mercimek ve nohut gibi pek çok temel tarımsal ürünün ana vatanı olduğunu söyledi.

Biyoçeşitliliğin ancak hayvancılık, tarım ve ormancılık politikalarının entegre yaklaşımıyla korunabileceğine işaret eden Pakdemirli, Türkiye olarak bu konudaki tecrübeleri diğer ülkelerle paylaşmaya hazır olduklarını dile getirdi.

Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Karimov

Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Karimov da Türkiye'nin desteği ile Azerbaycan'da organik tarımın yanı sıra balıkçılık da olmak üzere 16 projeyi hayata geçirdiklerini söyledi.

Kaliteli gıdanın giderek azaldığını, gıda çalışmalarının doğaya zarar vermeden yapılması gerektiğini belirten Karimov, "Sahip olduğumuz zengin ekosistemden faydalanmalıyız ve toprağa verilen zararı azaltmalıyız. Esas hedeflerimizden biri tabiatın bize verdiği kaynakları faydalı şekilde kullanarak gıda güvenliğini sağlamak." dedi.

FAO Türkiye Temsilcisi ve Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü Viorel Gutu da Türkiye'nin iklimi, gıdası ve doğasıyla da zengin bir ülke olduğunu, Anadolu'nun yüzyıllar boyunca sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliğinin temelini oluşturan çeşitli ekosistemlere ev sahipliği yaptığını kaydetti.

Gutu, FAO ve Türkiye'nin bu kaynakların sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek ve korumak için uzun zamandır el ele çalıştığını dile getirdi.

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.