Ayçiçeği hasadının başladığı bu günlerde rekoltenin geçen yıla oranla bir miktar düşük, ancak ürün kalitesinin yüksek olacağını belirten Günyağder Başkanı Hüseyin Çomu, "Yağ fiyatları şüphesiz rekolte kaybından etkilenecektir.
Ülkemizin en fazla ihtiyaç duyduğu ürünler olan yağlı tohumlara, özellikle de ayçiçek tarımına destek miktarı artmalıdır" dedi.
Ayçiçek yağı yaygın kullanımı nedeniyle, bitkisel yağlar içinde daha önemli bir yere sahip. Türkiye tarımının lokomotifi niteliğindeki Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde başlayan Ayçiçek hasadı rekolte açısından istenileni vermese de, ürün kalitesi açısından yüzleri güldürdü. Hasadın başladığı bu günlerde çıkan ürünün geçen yıla oranla bir miktar düşük kalması sebebiyle yağ fiyatlarında bir artış beklendiğinin altını çizen Günyağder (Güney ve Güneydoğu Anadolu Yağ Sanayicileri Derneği) Başkanı Hüseyin Çomu şunları ifade etti:
"Ülkemizin en fazla ihtiyaç duyduğu ürünler olan yağlı tohumlara, özellikle de ayçiçek tarımına destek miktarı artmalıdır. Güney ve Güneydoğu Anadolu Yağ Sanayicileri olarak bizler; çiftçiye verilen desteğin artmasının, bütün piyasaya istikrar getireceğine inanıyoruz. Günyağder üyesi yağ sanayicilerinin olduğu bu bölge, Türkiye toplam bitkisel yağ ihracatının %60'ını ve üretimin ortalama %52'sini gerçekleştiriyor.
Yurtiçi tüketim ve ihracat açısından bakıldığında bitkisel yağlar arasında en fazla hacme sahip olanı ayçiçek yağı. Türkiye'deki mevcut ayçiçek üretimi, ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Dolayısıyla ayçiçek yağlı tohumu ve özellikle ham yağı, Türkiye'nin en önemli ithal kalemleri arasında yer alıyor. Ayçiçek yağlı tohumunda ülke çiftçimizin üretimi halen istenilen seviyelere ulaşmadı. Çiftçiye sağlanan desteğin miktarı arttırılır ve şekli değiştirilirse, ayçiçek tarımı daha istikrarlı biçimde yapılacaktır."
HASAT DÖNEMİNDE PİYASAYI DENGELEYİCİ PRİM UYGULAMASINA GEÇİLMELİ
Yağlı tohumlarda desteklemelerin verimliliğe, iç piyasa ve dış piyasa fiyatlarına göre belirlenmesi gerektiğini belirten Çomu, "Hammaddedeki dış piyasa fiyatları, zaman zaman yerli tohumdaki fiyatları da etkiliyor. Bu yüzden destekleme primleri belirlenirken, dünyadaki gelişmeler dikkate alınmalıdır. Hasat döneminde piyasayı dengeleyici prim uygulamasına geçilmesine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Çiftçinin üreteceği ürünü seçerken, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre hareket etmesinin sağlanması gerekiyor" dedi. Çomu, sözlerine şöyle devame etti:
"Bunu sağlamak için de, çiftçimize ürettiği ürünü satabileceğinin garantisi verilmeli. Ancak pamuk ve yağlı tohumlarda devletin alım garantisi yok; mısır ve buğdayda ise Toprak Mahsulleri Ofisi yalnızca ürünün çok olduğu yıllarda devreye giriyor. Çiftçi ise, pamuk ve ayçiçeği yetiştirirse satabileceğine emin olmak istiyor. Bu noktada firmaların ve devletimizin daha fazla çaba göstermeleri gerekiyor. Hem Toprak Mahsulleri Ofisinin dönem dönem alımları, hem de sözleşmeli tarım modeli ile çiftçiye güvence verilmeli. Ayrıca sözleşmeli tarım modeline ekstra destek sağlanmalı. Sözleşmeli tarım modeli, daha planlı bir tarım demekti."
Turizmde Bu Sabah