Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz yaptığı açıklamada, Türkiye'de çok az miktarlarda da olsa arı sütü üretildiğini ancak bununla ilgili mevzuat ya da düzenleme olmadığını söyledi.

Türkiye'de arı sütünün az üretilmesinden dolayı çok yüksek fiyattan satıldığına işaret eden Yılmaz, "Herkes farklı fiyatlardan arı sütünü satabiliyor. Bazı üreticiler kilogramı 5 bin liradan satışa sunarken, bazıları ise 10 bin liraya kadar arı sütünü satabiliyor" diye konuştu.

Yılmaz, Türkiye'de en büyük sorunun arı sütünün çok fazla denetlenmemesi olduğunu savunarak, "Özellikle arı sütü fiyatının çok yüksek olmasından dolayı piyasada sahte diyebileceğimiz ve içerisinde '10 hydroxy-2-decanoic acid' maddesi olmayan arı sütleriyle karşılaşabiliyoruz. Vatandaşlarımızın bu konuya çok dikkat ederek arı sütünü güvendikleri yerden almalarında fayda var" ifadelerini kullandı.

Arı sütünün gram gram olsa da her yerde satışa sunulduğunu kaydeden Yılmaz, "Özellikle mevzuatının yapılmaması nedeniyle bu işin sağlıklı yürümesi henüz söz konusu değil. Biz bu konuda ilgili bakanlığa gerekli taleplerimizi yazılı olarak gönderdik. İnşallah bu konuda haksız kazanç sağlayanları aynen sahte balda olduğu gibi sahte arı sütünde de ortaya çıkaracağız. İnşallah yapılacak yeni düzenlemelerle bunu engellemiş olacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Yılmaz, esas arı sütünün içeriğinde "10 hydroxy-2-decanoic acid" maddesi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Arı sütünün en belirleyici özelliği bu bileşen. Bu, dünyada hiçbir gıda maddesinde yok. Üreticilerimiz satın aldıkları arı sütünde bu maddenin olup olmadığını aramalı. Eğer o madde arı sütünün içerisinde yoksa esas arı sütü olmadığı anlamına gelir. Tüketicilerimizin kesinlikle güvendikleri marka ya da üreticilerden arı sütü almalarında fayda var. Aksi durumda verecekleri para boşa gidebilir. Bugün bir arı sütünün kilogramı 5 ile 10 bin lira arasında satılıyor. Vatandaşlarımız "10 hydroxy-2-decanoic acid" maddesini içermeyen arı sütünü almasın ya da satıcılarına güvenmesin. Çünkü aldıkları gerçek arı sütü değildir."

Yılmaz, arı sütünün Türkiye'de az üretilmesinden dolayı Çin'den de getirildiğini ancak bu arı sütlerinin saklanma ve nakil koşullarının çok iyi olmadığını belirterek, bu ürünlerin de Türk arı sütü adı altında satıldığını, vatandaşların bu konuya da hassasiyet göstermesini sözlerine ekledi.

Faydaları anlaşıldıkça, üretimi artıyor

Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yetiştirme Teknikleri Bölümü Ziraat Mühendisi Hasan Ese ise arı sütünün tıbbi bir ilaç olmadığını ancak insan vücudunu destekleyici bir ürün olmasından dolayı talebin çok olduğunu söyledi.

Talep çok olmasına rağmen üretimin çok az olduğunu vurgulayan Ese, "Son yıllarda arı sütünün insanlar üzerindeki farklı faydalarının anlaşılması üzerine talep hayli arttı. Bu sebeple arı sütü üretimi Türkiye'de yavaş yavaş artmaya başladı ancak ortaya çıkacak talebi karşılayacak kadar üretiminin yapılması söz konusu değil. Ondan dolayı bazı arkadaşlar bunun ithalatını yapmaya başladı" dedi.

Ese, arı sütünün sağlık sorunları yaşayan bazı insanlar tarafından ağırlıklı olarak tercih edildiğine dikkati çekerek, "Bu sebeple bunun üretimini yapanlardan arı sütü tedarik ediliyor, ya da başka ülkelerden satın alınıyor" ifadesini kullandı.

Arı sütünün sahtesine karşı vatandaşları uyaran Ese, "Arı sütüne talep oldukça fazla. Bu nedenle bazı insanlar bunun sahtesine de yönlenebiliyor. Vatandaşlarımızın çok dikkat etmesini tavsiye ediyoruz. Arı sütü kalite parametreleri taşıyor. İçeriği açısından kalite parametreleri düşük olan arı sütleri pahalı olarak satılabiliyor. ya da arı sütü diye insanlar başka bir şey alabiliyor. Tüketicilerimizin bunlara dikkat etmelerini öneriyoruz" diye konuştu.

Arı sütünün saklama koşullarına değinen Ese, "Arı sütünü 5 derece gibi normal bir buzdolabı sıcaklığında 2-3 ay boyunca saklayabilirsiniz. Daha uzun saklanması gerekiyorsa sıfırın altında 17 derece buzluk kullanılmalı. Tüketicilerimiz şunu bilmeli ki arı sütü ne kadar erken tüketilirse insan vücudunda daha fayda sağlamaktadır. Arı sütünün ışık ve ısıya karşı hassasiyeti de vardır. Bu nedenle özelliğini erken yitirmektedir" değerlendirmesinde bulundu.