ARI BESLEME

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul Bal Üreticileri Birliği tarafından düzenlenen 6. Arıcılık ve Arı Ürünleri Festivaline gittik.

Çanakkale Belediyesinin tahsis ettiği minibüsle Çanakkale Merkez Bal Üreticileri Birliği üyeleriyle birlikte gittiğimiz festival oldukça zengindi. Aynı akşam, Türkmenin Kahvesinde Kadir Gülşen Ağabey ve arkadaşlarının organize ettiği Pilav Gününe yetişmek için erken yola çıktık ama İstanbul'un trafiği elimizi kolumuzu bağladı. Yetişemedik. Sosyal paylaşım sitelerinden izlediğimiz kadar mükemmel bir organizasyon gerçekleştirmişler. Ellerine, kollarına, emeklerine sağlık. Allah kabul etsin.

Arıcılık ve Arı Ürünleri Festivalinde, ürün tanıtım reyonlarını uzun uzadıya dolaştık, bir çoğu ile sohbet ettik. Çok güzel hazırlanmışlar. Yurdun dört bir tarafından arıcılarımız akın akın ziyarete gelmişler. Her ne kadar arıcıların bu sene moralleri bozuk olsa da, ellerindeki çantalar doluyordu. Kovan taşıma kulplarından tutun da, petek saklama kaplarına kadar hemen bütün ürünlerden alıyorlardı. Hemen her bitkinin balını da görmüş olduk bu arada. Maydanoz balı bile vardı. Maydanozun geniş olarak yetiştirildiği Hatay'ın Samandağ ve Erzin ilçelerinde, maydanozdan bal alabilmişler demek ki.

Ürün tanıtımlarını ve alışverişleri bitirdikten sonra, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Devrim Oskay'ın konferansını izledik. Devrim Hoca, arıcılık konusunda güzel araştırmalar yapıyor. Özellikle yerel arı ırklarının korunmasıyla ilgili mükemmel çalışmaları var.

Konferansın ana konusunu yerel arı ırkları ile birlikte, arı beslemenin incelikleri üzerine idi. Piyasada satılan arı keklerinin yeterli protein içermediğine şahit olduk. Bu durum şu anlama geliyor aslında. Yeterli protein alamayan arılar, güçlü koloniler oluşturamıyor. Binde beş oranında ham protein içeren arı keklerindeki protein çok fazla işe yaramıyor. Diğer yandan geçtiğimiz sene olduğu gibi yeterli polen toplayamayan arılarda gelişim zayıflıyor ve sonuçta arı kolonileri çöküyor. Geçtiğimiz 2016 yılında bu iki sebepten dolayı çok ciddi arı kayıpları yaşandı.

Arı beslemede protein kaynakları olarak soya unu, süt tozu, ekmek mayası gibi ürünler kullanılıyor. Soyanın çoğunlukla ithal edilmesi ve ithal edilen ürünlerin çoğunlukla GDO'lu olması, böceklere dayanıklılık genleri içermesi nedeniyle arı beslemede kullanımları son derece riskli görünüyor. Arı ölümlerine neden olma riski bile var. Süt tozu ise, hayvansal kökenli olduğu için kesinlikle kullanılmamalı. Pişmiş tavuk ve balık gibi malzemelerin de arı beslemede kullanımı boşuna görünüyor.

Bu sene kurak başladı. Baharın ne olacağı şimdiden görünüyor. Arıların yeterli polen bulmaları zor olacak. Dolayısıyla arı beslemede, proteince zengin kaynaklara daha fazla ihtiyaç olacak. GDO'lu olmayan mısır gluteni, bakla unu gibi ürünler de kullanılacak belki ama önce denemekte yarar var. Ya da güz yağmurlarının bol düştüğü yerlere arıları götürmek lazım  değil mi?

Harun Baytekin

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.