Tarım, Afrika kıtasının yoksulluğunu ve açlığını azaltmak için büyük potansiyele sahiptir. Sektörün geçmişte başlattığı reformlar yavaş ilerlemektedir ama yakın tarihte hızlanacağı kesindir. Dünya Bankasına göre tarım Afrika'nın GYSİH'e %32 katkıda bulunur ve işgücüne %65 istihdam sağlar.
Aslında, Afrika'daki birçok ülkede, işgücünün %85'i tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Ayrıca Afrika'nın %38 genç nüfusu tarım sektöründe kullanılmaktadır. Bu rakamlara rağmen, Afrika toprakları çok iyi durumda değildir. Kıta hala gıda ihtiyaçlarının önemli bir kısmını ithal etmektedir.
Ticaret haritasına göre Afrika'nın tarımsal ithalatlarının %4'ü pamuk, %4'ü deniz ürünleri, %9'u bitkisel ve hayvansal yağlar, %7'si şeker, %5 et, %26 tahıl, %6 süt ürünleri, %3 meşrubat şeklindedir.
Ticaret haritasına göre, 2014 yılında Afrika ülkeleri 94 milyar $ tarım ürünü ithal etmiştir. İhracat ise 60 milyar $'dır. Önemli ölçüde, iş gücüne ek olarak, Afrika kıtası milyon hektar ekilebilir araziye sahiptir. Dünyanın tarıma en müsait arazilerinin %60'ı Sahra-altı Afrika'dadır. Ayrıca ekilebilir arazilerin %5 ile %7'si sulanabilmektedir.
Afrika tarımının yapısı göz önüne alındığında, çiftçilerin çoğu geçim odaklı çalışan küçük çiftçilerdir. Kalite için piyasalara erişebilirliğin, toprak yönetiminin ve tekniklerinin geliştirilmesi, yenilikçi finansman kaynaklarının kullanılması sürekli tarım için gereklidir.
Ayrıca, Afrika çiftçilerin büyük oranı modern olmayan teknikleri kullanır. Bu da verimliliği azaltır. Ayrıca sulama eksikliği, sert hava koşullarına karşı önlem alınmması gibi etmenlerde önemlidir. Etkin piyasalara giriş için kişisel kullanımın ötesine geçilmelidir. Buradan da, Afrika'nın tarım sektörünün büyümesinin ancak hükümet politikaları ile olabileceği anlaşılıyor.
Bu ancak, hükümetlerin küçük ölçekli tarım faaliyetlerini kooperatifler altında birleştirerek her seviyede örgütsel yapılara desteğiyle gelişmiş bir alt-yapı oluşturarak olacaktır. Bu konuda tek plan yoktur. Bazı ülkeler bu konuda daha iyi bir durumdadır. Devletler ve çok taraflı kuruluşlar, bilgi ve becerilerin artmasına, gübre kullanımını arttırmaya, verimi arttıracak teknolojileri uygulamaya odaklanması gerekir.
Reformların etkin bir şekilde uygulanması halinde bu odak alanları Afrika kıtasının önce kendisini besleyecek ve nüfusun büyük bölümünü yoksulluktan ayağa kaldıracaktır.
Afrika tarım sektöründe hükümetler pivot görevindedir. Ayrıca Afrika'da gelişim kapsamında Gıda güvenliği konusunda son 10 yılda ciddi ilerlemeler olmuştur. Uluslararası destek veren ülkeler sivil toplum kuruluşlarınla birlikte uzmanlık ve bilgi akışına yardım eder. Ülkeler yardımlar geçmiş sömürgecilik zamanından kalan bağları izler. Örnek olarak İngiltere geçmiş koloni ülkelerine, Portekiz Angola ve Mozambik'e, Almanya Namibya'ya destek verir.
Gübre Afrika kıtası için önemlidir. Afrika'nın dünyanın diğer yerlerine göre çok daha az gübre kullanılır. Uluslararası Gübre Derneğine göre, sahra-altında ortalama 8kg/ha gübre kullanılır. Bu 107kg/ha olan uluslararası ortalamanın çok altındadır. Durum son derece kaygı vericidir. Çünkü 60kg/ha 'ın altında toprağın tükenmesine neden olmaktadır.
Gübre kullanım düzeyinin arttırılması kıtanın tarımını ayağa kaldırmak için gereklidir. Aslında çiftçilerin ne gübreye ulaşımı ve finansmanı vardır ne de kullanabilmek için bilgisi vardır. Birçok uzmana göre bu düşündürücü tartışmalı konunun pahalı bir egzersiz olduğudur. Bu sistemin savunucularına göre, Afrika tarımını geliştirmek için ters besin tüketimini, gıda güvenliğini ve kırsal kesimdeki yoksulluğu kaldırmak sübvansiyonları başlatmakla gerçekleşebilir. Gübre kullanımının pek olmadığı Malavi'de gübre kullanımının başarısını gösteren örnek bir hikaye gösterilebilir. 2005'de nüfusun %40'ını vuran darı hasadı felaketinden sonra hükümet tarafından uygulanan gübre sübvansiyonu acil durumda işe yaradı. Hava koşullarının da yardımıyla program çok başarılı sonuçlar verdi. Sonuçlar 2006, 2007 'de rekor üretimle sonuçlandı.
Gübrenin etkinliği bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Aslında Afrika, gıdaların tükendiği ve kıtlığın başladığı için müdahalenin yapılacağı doğru yerdir. Gübre kullanımını arttırmak için uygun kanallar kullanılmalı. Hibe ve kredi organizasyonları yapılmalı. Görülüyor ki gübre orta ve uzun vadede kıtayı yürütecek önemli konulardan biridir. Gübre kullanımı, toprak analizi yapıldıktan sonra denenerek, doğru reçetenin seçimi ile yapılacaktır. Bu uzun bir süreçtir. Toprağın reçeteye vereceği cevap bizzat yerinde analizlerle alınmalıdır.
Türkiye'den numune gönderip gelen cevaplar doğrultusunda hareket etmeyi düşünen Türk firmaların bu konuda daha profesyonel yaklaşması, Ar-Ge elemanlarını uzun süreliğine kuracakları laboratuarlarla, ülke üniversiteleri ve tarım bakanlığı ile işbirliği halinde çalışması gerekir. Kullanılan gübrelerin reçetelerini alıp Türkiye'den muadil önermek biraz acemi yaklaşımlar olduğu kanaatindeyim. Birçok ülke gübre konusunda Avrupa'dan teknik yetkililer getirtip bazı analizler yaptırtmıştır ve çalışmalara başlamıştır. Büyük ulusal şirketler bu konularda ciddi girişimlere başlamış durumdadır.
Ülkelerin gübre gereksinimi düşünüldüğünde Ar-Ge yatırımının karşılığı büyük ödül olarak zaten geri dönecektir.
Afrika kıtası bütününe bakarsak, en azdan en çoğa gübre kullanımı sırası Kongo, Nijer, Eritre, Uganda, Madagaskar, Gine, Ruanda, Tanzanya, Nijerya ve Togo şeklinde gider. En fazla gübre kullanımını ise Güney Afrika, Botsvana ve Kenya'dır.
Tarımda diğer olumsuz faktörler ise altyapı ve teknolojidir. Depolama tesislerinin, yolların özellikle altyapısının eksikliği öne çıkmaktadır. Gübrenin son kullanıcıya ulaştırılması önemlidir. 2011'de Dünya Bankası raporuna göre sahra-altı tahıl kaybı 4 milyar$'dır. Kayıp 48 milyon insanın ihtiyacı seviyesindedir.
Afrika hasat sonrası kayıplar bilgi bankasına göre (APHLIS) tahıl üretiminin %10 ile %23'ü hasat sonrası boşa gider. Bu kaybın %2 ile %5'i depolamadan kaynaklanır. %1 ile %2'si markete taşımada kaybolur. %2 ile %4'ü market depolamada kaybolur. 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre Uganda, Tanzanya ve Kenya'da darı pazarlama maliyetlerinin %76'sı ulaşım maliyetleridir. Geri kalan kayıplar genellikle çiftlik düzeyindedir. Dolayısıyla hükümetler yolları iyileştirilmeli, kooperatifleri kurmalı, daha iyi depolama alanları oluşturmalı.
Bir başka konuda teknoloji eksikliğidir, tarım makineleri ve sulama problemleri. Afrika'daki su problemlerine yanıt olabilecek damla sulama yöntemleri, Afrika pazarında özel sektörde yol olabilecek ticari kollardan bir tanesidir. Bu konuda Türk yatırımcılar henüz boşluk olan bu alanlarda doğru bağlantıları yaparak yol alırlarsa karşılığını fazlasıyla alacaklardır.
Afrika'da tarım insan gücüne yöneliktir. Sahra-altı Afrika'da mekanizasyonun ortalama %20'si motor gücü ile sağlanmaktadır. Ayrıca sahra-altı'nda hektar başına işçi sayısı diğer bölgelere göre daha azdır. Ve burada traktör sayısı da azdır.
Mekanizasyon gelişmelerinin bir göstergesi olarak dört tekerlek traktörü baz alırsak; Asya'da traktör sayısı 1961'den 1970'e kadar beş kat artarak 120.000'den 600.000'e gelmiştir. 2000'e gelindiğinde ise 10 kat artışla, 6 milyon'a ulaşmıştır. Daha sonra artış devam etmiştir. Özellikle Hindistan 2010'da 2,6 milyon traktöre sahiptir. Çin 2008 yılında 2 milyon traktöre ulaşmıştır. Latin Amerika ve Karayipler de traktör sayısı 1961'den 1970'e 383.000'den 1,7 kat artışla 637.000'e çıkmıştır. 2000'e geldiğinde 1,8 milyon'a ulaşmıştır. Sahra-altı Afrika'da eğilim oldukça farklıdır. 1961 yılında Asya ve Uzakdoğu'daki traktörden fazla traktör vardır. 172.000 adet. Fakat rakamlar 2000'de 220.000 adettir.
Diğer kıtalardaki gelişime bakarsak tarımın daha yükselen bir endüstriye dönüştüğünü görüyoruz. Bir taraftan da mekanizasyon her şeye çözüm değildir. Doğru yapılmazsa istihdam ortadan kalkabilir. Ayrıca kırılgan doğa kaynaklarında sıkıntılar oluşturabilir, baskıyı artırarak toprak erozyonuna veya sıkışmaya sebep olabilir, kimyasalların fazla kullanımına da neden olabilir. Yani mekanizasyon dikkatle yapılmalıdır.
Afrika Kalkınma Bankası, finansal olarak ABD ve İsveç tarafından desteklenen, Danimarka gibi diğer ülkelerden gelen hibe ile 23 milyon$'lık destek planı yapmıştır. Bu plana göre AKB Tanzanya'ya 650.000$, Mozambik'e 1,5milyon$ alt yapı hibesi vermiştir. Ayrıca 6 ülkeyi de pilot ülke seçmiştir. Burkina Faso, Fildişi Sahilleri, Etyopya, Gana, Mozambik ve Tanzanya. Afrika Birliği, 2014 yılını Tarım ve Gıda Güvenliği yılı olarak ilan etmişti. Afrika iş Tahminleri sahra-altı Afrika'nın 2015 sonrası ciddi bir atılımını beklemektedir.
Dünya