Sakarya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı da olan Sarı yaptığı açıklamada, tarımın ülke için ne kadar önemli olduğunu her platformda dile getirdiğini belirtti. 

Sarı, 1950'li yıllarda sanayileşmeyle şehirlere göçün artığını aktararak, yoğun göçün beraberinde şehircilik faaliyetlerinde sıkıntılar meydana getirdiğini kaydetti.

Sürecin köylerdeki nitelikli iş gücünü de zayıflattığına dikkati çeken Sarı, borsa olarak konuyla ilgili projeler hazırladıklarını anlattı. 

Sarı, tarımla uğraşan nüfusun yaş ortalamasının 60'ın üzerinde olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Köylerde yaşam alanları yok. Tarım ve çiftçilik ana gelir kaynağı olmaktan çıkıp ikinci gelir kaynağı oldu. Büyükşehirlerde yaşayıp babadan kalma ürününü telefonla toplattırıyorlar. Bu da maliyetleri artırıyor. Hal böyle olunca verim düşüklüğü de yaşanıyor. Bu konuda bir proje hazırladık. Köylerde yaşam alanları açılmalı, çiftçilik, kooperatifçilik özendirilmeli.

Kırsal kesimlerde 8-10 köyün orta noktasında yerleşim alanı kurulmalı, bunun altyapısını iyi hazırlamak lazım. Bölgenin doğasını ve şartlarını bozmadan bunu uygulamalıyız. Burada yaşayan insanların şehre göç etmesini engellemek için yaşam alanları açılmalı. Küçük ölçekte hastane, postane, üniversite, bilim uygulama merkezleri ve restoranlar kurulmalı. Şehirde ne varsa köylerde de bunun altyapısını sağlayacak şekilde hazırlık yapılmalı."  

- "Krizi fırsata çevirebiliriz"

Sarı, nüfus yoğunluğunu dengelemek adına köylerde yaşam alanlarının açılması gerektiğini, bölgelerde yetişen ürüne göre küçük küçük fabrikaların da kurularak üretime katkı sağlanabileceğini anlatarak, "Köylerin cazip hale getirilmesi insanların tekrar köylerde yaşamaya tarıma yönlendirilmesi konusunda olanak sağlayacaktır. (Kovid-19) Bunu fırsata çevirebiliriz. Kapitalist ekonomilerde her kriz başka bir fırsatı doğuruyor. Biz de bunu fırsata çevirebiliriz. Şehirlerdeki yoğunlaşmayı azaltmayı ve köylerde yeniden hayata başlamayı öğrenmeliyiz." ifadelerini kullandı.

Sarı, tarımdaki genç nüfus oranının artmasının ardından kalite ve rekolte anlamında da yükselmenin yaşanacağını dile getirdi. 

Sanayileşmeyle çiftçiliğin gündem dışı kaldığını savunan Sarı, "Çiftçilik Avrupa'da çok önemli bir sektör. Hollanda'da ziyaret ettiğimiz bir süt çiftliğinin kapısında 'Çiftçi yoksa yemek de yok, tarım yoksa yemek de yok.' yazılıydı. Bu, çiftçiliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Biz gençlerimize tarımı cazip hale getirip köylerde yaşamayı öğretmeliyiz. Bunun altyapısını devletin de desteğiyle hazırlamalıyız. Her şeyi devlete de bırakamayız. Bir rol model olarak pilot bölge seçerek, yaşam alanı oluşturup zamanla genişletmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Gençlerin tarıma yönlendirilmesiyle işsizliğin de düşeceğini görüşünde olan Sarı, "Aynı şekilde üretim maliyetleri düşecek. Büyük araziler olacak, biraz daha tarım işletmeciliğine geçilmiş olacak. En önemlisi, ekonomiye çok büyük katkısı olacak. Böyle üretim alanları açtığımız zaman tarımda dışa bağımlılığımız en aza iner. İhracatımızı artırırız. Bunlar birbirine bağlı, birçok tetikleyici unsurları var." diye konuştu.