Çukurova'nın bereketli birinci sınıf tarım arazileri Adana'da kentleşmeye yenik düşerek her geçen gün azalıyor. Son yıllarda 50 bin hektar tarımsal alan kentleşmeye yenik düşerken, Güney Kuşak Bulvarı projesiyle 200 bin hektar tarımsal alan tehdit altında.
90'lı yıllara kadar Türkiye'nin tarımsal sanayi lokomotifi konumunda bulunan Adana, 2000'li yıllardan sonra uygulanan yanlış kentleşme politikaları ve ekonomik politikalar nedeniyle her geçen gün kan kaybediyor. Fabrikalar hızla kapanırken tarımsal gelişim de kentleşmeye yenik düşerek beraberinde pek çok probleme davetiye çıkarıyor.
Adana Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li Meclis Üyesi, Şehir Plancısı Ulaş Bahri Çetinkaya, Çukurova'nın geçmişten bu yana en verimli tarım arazilerini bulundurduğunu ve antik dönemden bu yana tarımın başkenti olması gerekirken günümüzde kentleşme problemiyle baş etmeye çalıştığını söyledi.
1960'lı yıllardan sonra kuzeydoğu ve kuzeybatı yönünde Sarıçam ve Çukurova ilçelerinde gelişme koridoru belirlendiğini anlatan Çetinkaya, "Bu bölgelerdeki yapılaşmalar henüz tamamlanmış değil. Adana'nın her tarafında tarım yapılabiliyor fakat ziraat mühendislerinin, jeoloji mühendislerinin toprak tanımlamaları farklı. Daha önce Toprak Koruma Kanunu çıkmadan önce birinci sınıf ve ikinci sınıf olarak ayrılırken mutlak tarım alanı, sulu mutlak tarım alanı olarak ayrıldı. Yani tarımsal amaç dışına çıkması daha da zorlaştırıldı. Bundan dolayı Adana'nın Tepebağ çevresini düşündüğümüzde zaten sulama kanalları olan Mavi Bulvar, Kıyıboyu ve tüm ova ekilebilir alanlar. Sadece Seyhan değil, Yüreğir ilçesi de tarımsal alanların üzerinde bulunuyor. 2000'li yıllardan sonra yapılan analizlerde 26 hektar alan yapılaşmış durumda. Bir o kadar da önceden olduğunu düşündüğümüzde yaklaşık 50 bin hektar alan, tarımsal alanın üzerinde kentsel gelişime kurulmuş diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
Sadece Adana'nın değil, pek çok metropolün probleminin bu olduğuna dikkat çeken Ulaş Çetinkaya, "1950'lerden sonra altyapısı hazır, ucuz arsalar üretilmediği için kırdan kente gelen insanlar tamamen kentin merkezlerinde tarımsal arazilerde yapılaşarak büyüdü. Saygıyla andığımız Ege Bağatur kendi notlarında her 27 saatte bir gecekondu yapıldığını söylemiş ve buna önlem alınmazsa Adana'da işin içinden çıkılmaz hale geleceğini, deprem, selden en çok etkilenen şehir olacağını belirtmiştir. Bağatur, 70'li yıllardan itibaren kuzeye taşınma fikrini söylemiştir. Belediyelerin ucuz ve altyapısı tamamlanmış arsalar üretmesi gerekiyor. Bunu yapmadığı zaman tarım alanlarına doğru büyüme, kaçak yapılaşma önlenemez. O taraflara doğru insanlar kayarlar çünkü arazi fiyatların ucuz olması birinci nedeni. Diğer nedeni de yapılaşacak arsa üretmediğinizden insanlar barınma ihtiyaçlarını giderebilmeleri için tarım arazilerinden yer seçiyorlar ve bu durum da sonrasında oraya altyapı götürmek zorunda kalıyorsunuz. Ve sürekli altyapısı olmadığı için bu kurumlar sürekli hafriyatlar yaparak yol kalitesini bozuyor, çevre kirliliği oluşturuyor. Bunun sonucunda da sürekli asfalt yenilemeleri, yolların bozulması ve bunun sonucunda can ve mal güvenliği tehlikeye giriyor. Adana'nın sokaklarında aracınızın altı değmeden geçebildiğiniz tümsekler yok" şeklinde konuştu.
Çetinkaya, yapılaşma probleminin çözümüne ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, "Özellikle kuzey bölgedeki yeşil alanlar, sağlık alanları, eğitim tesisleri yeterli değil. Yürüme mesafesinde bu hizmetlere ulaşmamız gerekirken herkes servisleri kullanıyor. Eğer bizim komşuluk ünitesi dediğimiz, her mahallede kendi kendine yeten eğitim, sağlık, ticaret alanları olsaydı şu an trafik de bu kadar problem olmazdı Ulaşımda tek bir merkezimiz var. Çukurova'daki insan da buraya geliyor Yüreğir de Sarıçam da. Mutlaka bu kentin ana merkezinin korunarak geliştirilerek ama yoğunluğun biraz azaltılarak diğer ilçelere dağılması gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece ulaşım hep problem olacak. Sarıçam'dan bir hat, üniversiteden bir hat geliyor. Yüreğir'den 1-2 hat geliyor. Dolayısıyla sabah Çukurova'dan, Sarıçam'dan merkeze gelen insanların 1-1.5 saati gidiyor. Eve dönüşle birlikte günde 3 saat kaybımız oluyor" ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde ilan edilen 'Aile Çiftçiliği Yılı'na vurgu yapan Ulaş Çetinkaya, yapılması planlanan Güney Kuşak Bulvarı'nın meydana getirdiği tedirginliği de dile getirdi. Çetinkaya şöyle devam etti:
"Adana'nın da tam bu aile çiftçiliğinin yaşaması için geliştirilmesi için ve geri elde edilemeyecek doğal zenginliklerimizin, topraklarımızın korunması açısından çok önemli. Fakat kentin merkezi ve çevresinin tamamı tarım alanıyken yapılaşmaya açılmış durumda ve nitelikli yapılaşma yok. Çoğu kaçak yapılaşmış ve sonrasında siz buralara imar planları yaparak altyapı ve o bölgelerin sağlıklaştırılması için planlar yapıyorsunuz. 2009 yılından bu yana gündemde olan Güney Kuşak Bulvarı var. Şehrin yapısıyla Güney kuşağı arasında kalan tarım alanları Seyhan'da ve Yüreğir'de binlerce dönümü kapsıyor. Toplamda 200 bin hektar yani 2 milyon metrekare alan yapılaşmanın baskısı altında. Bu alanları başta Büyükşehir ve Seyhan belediyeleri korumak zorunda. Yapılaşmaya uygun, ucuz arsa ürettiğimizde buralara yapılaşma baskısı azalacaktır eğer bunu yapmadığımızda farklı görüntü elde edilmeyecek. Bu koruma gerçekleşmezse baskı azaltılmazsa yine parça parça binalar yapılacak ondan sonra siz oraya yol, kanalizasyon, su götürmeye çalışacaksınız. Belediyeler harita uygulamalarını yapmazsa bu alanları koruma şansımız kalmayabilir. Sahipleri bu topraklardan kısa vadede çok büyük bedeller almış olacaklar ama gelecek nüfusumuz açısından, gıda güvenliği açısından bu bölgeler yapılaşmaya açıldığında ekolojik ve ekonomik kaybımız oluşmuş olacak. Adana her zaman için bolluğun, bereketin simgesi olan bir şehir olarak bilinir. Kentin daha kaliteli, sosyal, kültürel, ekonomik olarak daha zengin olması sağlanmalıdır. Adana kaybedilecek bir şehir değildir."
İHA