3 VAN GÖLÜ KURUTULDU

Dünyanın dörtte üçü, insan vücudunun ise yüzde 70'e yakını sudan oluşuyor ancak su kaynakları tehdit altında. 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 40'ından fazlasının su sıkıntısı yaşayacağı öngörülüyor.

Canlı yaşamının sürdürülebilmesi için vazgeçilmez olan su, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da risk altında. Bilinçsiz su tüketimi, yanlış su politikaları, insan etkisiyle kuruyan göller, küresel ısınma gibi birçok faktörün sonucunda tükenmeye başlayan su kaynakları kırmızı alarm veriyor. Türkiye'nin kullanılabilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli ortalama yılda 112 milyar m3. Bu rakamdan yaklaşık 54 milyar m3'ü her yıl tüketiliyor. Kullanılan su potansiyelinin 40 milyar m3 tarımda, 7 milyar m3 içme suyu, 7 milyar m3'ü ise sanayide kullanılıyor. DSİ verilerine göre Türkiye'de dağlarda bulunan küçük göllerle birlikte 120'den fazla tabii göl bulunuyor. Ne yazık ki insan faktörüyle bu göllerin büyük çoğunluğu risk altında...

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici'ye göre ülkemiz 'su fakiri' bir ülke. Kesici, "Göller kurur ise yer altı sularının reşarjı ve deşarjı sağlanamayacak. Göller olmazsa su kaynaklarımız beslenemez. Su olmazsa tarım olmaz, kıtlık olur, hastalık olur, küresel ısınma olur. Göllerimiz olmazsa, aşırı yağışlarla toprak ve betonlaşmadan emilemeyen fazla yüzey suları göllerde depolanamayacağından sular yavaş ve düzenli olarak çevreye bırakılamayacaktır. Bunun sonucu su baskınlarıdır, sel felaketleridir. Bizler hâlâ dinozorların içtikleri suları içmekteyiz" diyor.  anlı yaşamının sürdürülebilmesi için vazgeçilmez olan su, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da risk altında. Bilinçsiz su tüketimi, yanlış su politikaları, insan etkisiyle kuruyan göller, küresel ısınma gibi birçok faktörün sonucunda tükenmeye başlayan su kaynakları kırmızı alarm veriyor. Türkiye'nin kullanılabilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli ortalama yılda 112 milyar m3. Bu rakamdan yaklaşık 54 milyar m3'ü her yıl tüketiliyor. Kullanılan su potansiyelinin 40 milyar m3 tarımda, 7 milyar m3 içme suyu, 7 milyar m3'ü ise sanayide kullanılıyor. DSİ verilerine göre Türkiye'de dağlarda bulunan küçük göllerle birlikte 120'den fazla tabii göl bulunuyor. Ne yazık ki insan faktörüyle bu göllerin büyük çoğunluğu risk altında...

Biyoçeşitlilik yok oluyor

Göllerde yaşanan kayıpların biyoçeşitliliği de etkilediğini kaydeden Kesici, "Kayıp önce havza çevresindeki biyoçeşitliliği ardından bölgedeki biyoçeşitliliği ve son olarak yer küredeki biyoçeşitliliği tehdit eder. Küresel ısınmanın, kararsız yağışlar ve bunun sonucu oluşan su baskınları afet değildir. Bu olayların baş sorumlusu insanın doğayı, suyu bilinçsizce kullanması ve yönetmesidir. Son 50 yılda 50 den fazla doğal göl sulak alan kurutulurken kaybedilen sulak alan büyüklüğü Marmara Denizi'nden büyük, Türkiye'nin en büyük doğal gölü olan Van Gölü'nün 3 katı kadardır" ifadelerini kullandı.

Kesici Avlan Gölü örneğiyle suya yaklaşımımızı şöyle anlatıyor;

Niye kurutuldu?

"Köylülerin Avlan Gölü'nün kurutulup tarım arazisine dönüştürülmesi talebi üzerine, 1978 yılında gölün suyunu finike yönüne akıtacak olan 5.5 km'lik tünelin yapımına başlandı ve 2 yıl sonra göl tamamen kurutuldu. Hazır göl kurumuşken, Finike ve Elmalı arasındaki dağlık ve virajlı 5.3 kilometrelik eski yolun yerine, kuruyan gölün tam ortasına yaklaşık 3.5 kilometre yeni bir karayolu inşa edildi. Avlan Gölü'ne akıtılan Karagöl de kurutularak 20 yıl taksitle 813 çiftçiye satıldı. 10 bin dönümlük göl arazisinde köylüler devlete ödedikleri düşük bir kira bedeli karşılığında ekim yapmaya başladılar. Sonra gölün kurutulmasını talep eden köylüler de dahil 2003 yılında 3 bine yakın imzayla çevre bakanlığı'na, Avlan'daki eski gölün yeniden oluşturulması istendi. Sebep, su sıkıntısı ve kuraklık. Önce balıklar, sonra kuşlar, sonra sedirler gitti. Taban suları iki üç metrelerden 100-200 metrelere kadar çekildi. Bölgede 1980'lerde yılda 171 bin ton elma üretiliyordu. Şimdi 2 bin ton ancak çıkıyor. Su sıkıntısı artınca DSİ gölü tekrar eski haline getirmeye karar verdi. 1996'da gölde yeniden su tutulmaya başlandı."

Yer altı suyuna ölçüm zorunluluğu

Küresel ısınma, yağışların azlığı ve yüzey sularının yetersizliği nedeniyle yer altı suyu kullanımına olan talebin arttığına dikkat çeken DSİ yetkilileri sürdürülebilir bir yer altı suyu yönetimi için rezerv-çekim ilişkisinin kontrol altında tutulmasını zorunlu hale getirdiği belirtildi. Bu nedenle tüm kuyulardan çekilen veya çekilecek yeraltı suyunun ölçülmesi için 167 sayılı yeraltı suları hakkında kanunda yapılan bir düzenlemeye gidildiğini belirten yetkililer ilk aşamada Konya ve Ergene havzalarındaki tüm kuyulara ölçüm sistemi kurulması zorunluluğu, yine aynı kanunda yapılan bir düzenlemeyle ülke genelinde sanayi amaçlı tüm kuyulara ölçüm sistemi kurulması zorunluluğu getirildiğini vurguladı. 

Örnek çalışmalar

DSİ'den yapılan açıklamaya göre sulak alanlarda ekolojik dengeyi bozan ve çevreyi olumsuz etkileyen hususların giderilmesi için ciddi ödeneklerin ayrıldığı projeler yürütmekte. Özellikle Sultan Sazlığı ve Seyfe Gölünde yürütülen çalışmalar ilgi çekici. Seyfe Gölü'nde yürütülen Mucur-Seyfe Ekoloji Koruma Projesi alanın sürdürülebilirliliği açısından önemli. Zamantı Tüneli'nin tamamlanması ile Sultan Sazlığı gerekli olan suya kavuşacak. Avlan Gölü'nün yeniden oluşturulması, Gavur Gölü'nün yeniden oluşturulma çalışmaları da sürüyor. 

Akşehir leğen kadar kaldı

1969 yılında yaklaşık 350 km2 büyüklüğünde olan Akşehir Gölü, 1993'te yaklaşık 177 km2'ye düştü. 2009'da artan yağışlar sonucu, gölün açık su alanında flamingolar yeniden sürüler oluşturmaya başlamıştı. Ancak kurak geçen mevsimlerde sazlık alan tamamen kuruyor. İyice küçülen açık su alanında üreyemeyen flamingolar ise başka alanlara göç ediyor. DSİ tarafından, çevredeki sulanacak tarımsal alanları artırmak amacıyla kanallar yapılması ve göle giren su regülatörle kontrol altına alındı. Bu da göllerin doğal akışları engellendi, göl su deposuna dönüştürdü. Gölde yaşayan 'dişli balık', 'Alman balığı', 'ak balık' gibi canlıların azalmasına neden oldu.  

DSİ: Hedef 1071 gölet 

Türkiye'nin kullanılabilir yer üstü ve yeraltı su potansiyelinin yılda ortalama 112 milyar m3 olduğu, bu potansiyelin de 54 milyar m3'ünün kullanıldığını ifade eden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ise Milliyet'e şu bilgileri verdi;

"Diğer bölgesel projelerle birlikte 2019 yılına kadar 175 milyar TL'lik yatırım yapacağız. Bu projeler kapsamında; bin 811 baraj ve gölet, 2 bin 413 sulama tesisi, 666 HES, 313 içme suyu tesisi, 29 atık su arıtma tesisi, 5 bin 857 dere ıslahı yapacağız. 01.01.2016 tarihi itibarıyla hayata geçirilen ve 2016-2019 yılları arasını kapsayan proje ile 1071 adet gölet inşa edilmesi hedeflenmektedir. Büyük Sulama Projeleri alanları dışında kalan kırsal kesimlerde kısa sürede sulu tarıma geçilmesi hedeflenen proje kapsamında yapılacak olan tesislerin yaklaşık maliyeti 14,7 milyar TL olup proje ile 1,77 milyar m3 su depolanması ve 2,3 milyon dekar tarım alanının sulanması ve taşkından korunması planlanmaktadır.

Tarım baş sorumlu

Depolama tesislerimizde biriktirilen sularımızın kullanım miktarı sulama sektöründe 40 milyar m3, içme suyu sektöründe 7 milyar m3, sanayide 7 milyar m3 olarak hesaplanmıştır. Görüldüğü üzere su kullanımımızda en büyük kalemi tarımsal sulama oluşturmaktadır. DSİ, bu gerçekten yola çıkarak özellikle 2000'li yılların başından itibaren sulamada büyük oranda tasarruf sağlayan modern sulama sistemlerine geçişi hızlandırmıştır. Klâsik sulama metotları yerine yağmurlama ve damla sulama metotlarının kullanılması halinde randıman yüzde 60'dan sırası ile yüzde 80 ve yüzde 90'a çıkarılabilmektedir. Bu da yüzde 20,30'luk bir su tasarrufu demektir."

Milliyet
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.