Tarımda hep sorunları, sıkıntıları dile getiriyoruz. Bazen bu sorunlar zamanla çözüme kavuşturulurken bazen de yıllar boyu sürerek kronik bir hâl alıyor.
Bir tarafta girdi maliyetlerindeki yüksek seyir, bir tarafta kalite ve verim sorunu ile uğraşan çiftçi hem kur hem de fiyatlardaki oynaklıların da etkisiyle zaman zaman zorluklar yaşıyor.
İşte bu sıkıntıları yaşayan bir grup üretici, kendi çabalarıyla güzel bir iş modeli ortaya koyarak kendi çözümlerini üretmişler.
Belki de Türkiye'de zor olanı başararak 'birlikte iş yapma kültürü'nü kendi aralarında uygulamaya koymuşlar.
Tarımda örnek oluşturabilecek bu modelin öyküsü İzmir Seferihisar'dan.
Keçi sütü üreten ve işleyen Baltalı Gıda, hayvancılıkta verimi ve kaliteyi maksimize etmek adına 'güç birliği' kararı aldı.
Baltalı Çiftliği, süt tedarik eden 20'ye yakın çiftlikten Kaprana ve Sarsar Keçi Çiftlikleri ile "çözüm ortağı" olurken bu kapsamda yeni şirketin ismi de 'Tragos Keçi Çiftliği' oldu.
Burada hedeflenen, ölçek ekonomisi yaratarak maliyetleri düşürürken; yapılan iş bölümü ile çiftliklerin verimliliğini ve kalitesini artırmak.
Baltalı Gıda sahibi ve Tragos Keçi Çiftliği ortağı Funda Özer Baltalı, bu yeni sistem sayesinde hem ekonomideki oynaklıklardan korunduklarını, hem de keçi sütü sektörünün sağlıklı büyümesine olanak vermek üzere Türkiye'de çiftlikler için yeni bir model oluşturduklarını belirtiyor.
Peki bu güç birliği ya da bir başka deyişle çözüm ortaklığı nasıl gerçekleşiyor?
Yeni sistemde Baltalı Gıda, hızla artan talebi karşılamak için keçi sütünü inovatif ürünler yaratarak işlemeye odaklanırken; diğer çiftlikler de kaliteli süt üretimi, secereli-yüksek verimli damızlık yetiştirilmesi, sağlıklı ve düşük maliyetli yem-besleme konularına odaklanıyor.
Aslında bu model, tarımda sık sık gündeme getirdiğimiz üreticilerin birlik olması ve kooperatifleşmenin bir başka boyutu.
Zaten Funda Özer Baltalı da bu oluşumu 'özel sektör kooperatifleşmesi' olarak tanımlıyor.
Bu sistem sayesinde süt üreten bir çiftliğin, bir hayvan süt verene kadar geçen sürede damızlık üretim maliyetlerine katlanmasına gerek kalmıyor.
İhtiyacı olan, yüksek damızlık nitelikli hayvanı damızlık çiftliğinden gidip temin edebiliyor. Damızlık çiftliği ise konularında uzmanlaşmış ekiplerden oluşurken, damızlık satış garantisini de sağlamış oluyor. Bu, maliyetlerin düşürülmesi adına oldukça önemli bir adım.
Amaç, son dönemlerde iyice köşeye sıkışan et ve süt hayvancılığına yeni bir soluk aldırmak ve hep arka planda kalan 'ırk ıslahı'nı sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek.
Baltalı olarak keçi çiftliği ve keçi sütünden süt ve süt ürünleri üreten bir mandıraları olduğunu hatırlatan Funda Özer Baltalı, "Zaman içerisinde ihtiyaçlarımızın artması ve süt talebinin yükselmesiyle birlikte başka keçi çiftliklerinden de süt alıyoruz. Yıllık kontrat yaparak süt aldığımız yaklaşık 17 keçi çiftliğinin de ortak sorunları var. O yüzden 'maliyetlerimizi nasıl düşürür ve daha verimli çalışırız' diyerek bir çalışma platformu oluşturduk" diyor.
Daha önce herkesin kendi çiftliği ayrı bir lokasyondayken yeni model ile bu üç lokasyon artık ikiye indirilmiş durumda.
Funda Özer Baltalı bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: "Bir tanesinde sadece genç ve damızlık hayvanlar var. Böylece oradaki arkadaşlarımız daha çok genç hayvanların bakımı konusunda uzmanlaşıyor. Diğer çiftlikte ise herkesin sağılan en yüksek verimli hayvanları toplandığı için burada da sağım ağırlıklı ve süt tedariği ağırlıklı bir çalışma var. Bu model sayesinde lojistik maliyetimizde de bir avantaj meydana geldi."
Baltalı'nın bir tespiti de oldukça önemli
Türkiye'de genelde süt üreticileri ve tedarikçilerinin biraraya gelerek birlik olduğunu, süt alanların da başka bir birlik olduğunu söyleyen Baltalı, "Sonuçta bu iki birlik birbirine karşı olur. Bizim bünyemizde ikisi bir arada bulunuyor. Ben süt alan tarafım, diğer iki çiftlik ise süt tedarikçisi konumunda. Bu model sayesinde masanın iki tarafında oturanlar birbirini daha iyi anlar duruma geliyor" diyor.
Tragos Çiftliği ortağı Güldem Atabay Şanlı da yeni iş modelinin ekonomik boyutuna yönelik bilgiler paylaşıyor.
Ölçek ekonomisi sayesinde optimum seviyeye ulaştıklarında yüzde 70-75'leri bulan yem maliyetinin yüzde 60'lara ineceğini belirten Şanlı, "Ortak veteriner kullanarak, çalışanların sayısını azaltırken, uzmanlaştırma şansınız da oluyor. Kimi çalışan sadece oğlaklarla ilgilinirken, kimisi de sadece sağım ile ilgileniyor. Böylece hem çalışan sayısı azalıyor, hem de birey başına verim artıyor. Yönetim giderlerinde bir rasyonalizasyon oluşuyor" diyor.
Aslında bu model tüm zor şartlara rağmen bu işten para kazanmanın nasıl mümkün olduğunu açıklar nitelikte.
Çiftlik yönetirken satılan sağmal hayvan sayısı, sürünün ne kadarının gençleştirildiği, satılan süt ile neye bakıldığı gibi kritik hesaplamaların yapılması gerektiğine dikkat çeken Şanlı, "Yem girdilerinde ne kadar protein, ne kadar enerji verdiğinizi ölçer ve ne kadarlık süt hedefleyerek hayvanı beslediğinizi düşünürseniz ve maliyetleri ona göre hesaplarsanız buradan para kazanmak mümkün" diyor.
Bugün tarımdaki en büyük sorunlardan birisi 'sürdürülebilir gelir' elde edebilmek.
Aile işletmesi mantığıyla çalışan üç çiftlik, bu yüzden ortak bir strateji ve büyüme modeli oluşturma gereği hissetmiş.
İrfan Donat
Bloomberght