SU TÜKETİMİNDE ASLAN PAYI TARIM VE GIDADA

Her yıl ağustosta tüm dünyadan uzmanlar Dünya Su Haftası için İsveç'in başkenti Stockholm'de bir araya geliyor.

Dünya Su Haftası'nın bu seneki ana teması 'Su ve Gıda Güvenliği' idi. İnsanların aslında genel olarak temiz suya erişimi kolay. Ancak tabii ki dünyanın her yerinde böyle değil ve bu hayati önem taşıyor. Dünya'nın yüzde 70'ininin suyla kaplı olması suyun bol olduğu anlamına gelmiyor. Yeryüzündeki 1,4 milyar metreküp suyun sadece yüzde 2,5'u içilebilir. Türkiye'de de durum çok iç açıcı değil:  2030'da su sıkıntısı çekmesi beklenen ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor.

Bugünün sanayi kuruluşlarının en önemli hammaddelerinden birini su teşkil ediyor. Hiç ummadığımız alanlarda karşımıza büyük miktarlarda su çıkıyor. Örneğin bilgisayarlarda kullanılan tek bir mikroçipin üretimi için 32 litre su gerekiyor. Normal bir binek otomobilin üretiminde kullanılan su miktarı ise tam 400 bin litre.

 Su tüketiminde aslan payı tarım sektörüne ait. Dünyadaki su kaynaklarının yüzde 70'i tarımda kullanılıyor. 

 Alman Ziraat Vakfı'ndan Benedikt Haerlin'e göre: 

"Suyun tükenmesi söz konusu değil. Gezegenimizdeki su miktarı aynı kalıyor. Tatlı suyun miktarı  da azalmıyor. Bütün mesele, suyun ne kadar kullanılabilir olduğudur."

 Asıl belirleyici nokta, 'suyu toprakta ve bitkilerde nasıl kullandığımız'. Aynı zamanda uluslararası  gıda ve tarım kuruluşlarından Future of Food'un da üyesi olan Alman tarım uzmanı Haerlin, bu  noktadaki kilit ifadenin "sürdürülebilir tarım" olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: 

 "Buharlaşmadan ve dönüşüm süreci en başa varmadan önce suyu toprakta ve bitkilerde, yani  tüm ekolojik sistemde nasıl kullandığımız, burada asıl belirleyici noktadır."

Alman tarım uzmanı Benedikt Haerlin, gelişmiş ülkelerin farkında olmadan kurak ülkelerin suyunu dolaylı da olsa gasp ettiğini ilginç bir örnekle açıklıyor: 

"Örneğin, suyun çok daha az olduğu ülkelerden soya ve diğer tarım ürünlerini almak suretiyle aslında Almanya'ya su ithal ediyoruz. Oysa bu 'sanal su' ticareti, suyun bol olduğu ülkelerden suya ihtiyaç duyulan ülkelere yapılmalı. Paranın daha çok olduğu ülkelere değil."

 Petrol mü önemli yoksa su mu?

BM Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi DESA bünyesindeki Su Sekreteryası'nın Yöneticisi Kenza Robinson ise insanların, petrol kaynaklarının tükenecek olmasına daha fazla kafa yorduklarını, çok daha önemli olan su kaynaklarının korunması konusuna ise yeterince önem verilmediğini savunuyor: 

"Su, hayattır. Bu nedenle suyu, fosil yakıtlarla mukayese edemeyiz. Su, her şeyden önce bir insan hakkıdır. Su olmadan biz de yaşayamayız, gezegenimiz de. Bu bakımdan diğer tüm kaynaklardan daha önemlidir. Bu özel konumu sebebiyle suyu, tek tek sektörel bazda değil, bir bütün olarak değerlendirmeliyiz."

Yeryüzündeki 1,4 milyar metreküp suyun sadece yüzde 2,5'u içilebilir. 

Nehirler ve göllerdeki tatlı su kaynaklarının sadece yüzde 0,3'ü nispeten kolay erişilebilir durumda.

 Daha çok insan daha çok su ihtiyacı

1950'den bu yana küresel su talebi yaklaşık yüzde 40 oranında arttı. Ve artan nüfus ile birlikte bu rakam daha da yükselecek. Tatlı su rezervleri aşırı kullanım ve kirlilik nedeniyle gittikçe kıtlaşıyor. Özellikle ekvatorun güneyindeki ülkeler aşırı su sıkıntısından muzdarip.

Çok fazla su gerektiren gıda üretimi

Öte yandan Avrupa'da daha fazla suya ihtiyaç duyan bitki yetiştirilmesi de bir sorun. Bu özellikle Avrupa için meyve ve sebze üreten İspanya'yı etkiliyor. Sürekli yasa dışı olarak su kuyuları açılıyor. Ancak onlar da ya kuru ya da suyu tuzlu  oluyor. Yeraltı suyunun arıtılması son derece pahalı ve teşvik edilmesi gerekiyor.

 

 Et tüketimi de çok fazla su gerektiriyor

Sığır eti üretimi de çok fazla su gerektiriyor. Bir kilo et için 15 bin 400 litre su harcanıyor. Bu  öncelikle inekler için yapılan ekimde kullanılıyor. Yaşam standardı yükselen Çin gibi ülkelerde et  tüketimi de artıyor. Bu da su tüketiminin önümüzdeki yıllarda daha hızlı artacağı anlamına geliyor.

 İklim değişikliği su sorunlarını artırıyor

 Geleceğe iyimser bakmak zor. Potsdam'daki İklim Araştırmaları Enstitüsü'nün yaptığı hesaplamaya göre karbondioksit emisyonunda bir değişiklik kaydedilmezse iklim değişikliği yüzünden su sıkıntısı çekeceklerin miktarı yüzde 40 oranında artacak. Özellikle güney Çin, ABD'nin güneyi, Ortadoğu ve Akdeniz'de su sıkıntısı hissedilecek.

Peki Türkiye'de durum ne?

Geçtiğimiz aylarda Waternet'in resmi verilerden derlediği araştırmaya göre üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye, aslında sanıldığı gibi su zengini ülkelerden biri değil.

 2030 yılında su sıkıntısı çekmesi beklenen ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor.

Onedio
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.